Bu bir özeleştiri yazısı. Tamamen kendi hayatımın gerçekliği ile ilgili olacak. Bir de benim dünyaya bakış açım.
Eskiden böyle değildim diye büyük laflar etmek istiyorum. Bu laflar bana ne kadar klasik gelse de safi bir gerçek olduğunun farkındayım. Dönüştürüyor zaman bizi. Ama biraz da ruhumuzda var bu dönüşüm. Ayak uyduruyoruz ister istemez kimi zaman mecburen.
Hep en iyi olma çabası benim içime ne zaman yerleşti bilmiyorum ama bir noktadan sonra inanılmaz ağır ve yorucu gelmeye başladı. Kimseye bir şey kanıtlamak istemiyorum. Tamamen kendi potansiyelimi görmek için yapıyorum bunu. Evet, ne kadar zorlarsanız potansiyeliniz o kadar artıyor ama belki daha anlamlı şeyler hak ediyor bu zahmeti. Bunu o an bilemiyoruz işte.
Büyük riskler aldığım zamanlar da oldu. Sadece beklediğim ve kontrolü elimden bırakmadığım günler de yaşadım. Peki, neden sadece o an ne hissettiğime odaklanmadım? Beni üzüyor mu, yoruyor mu? Neden sadece buna odaklanmadım?
Kendimce bir standart belirleyip peşine düşüyorum sonra düşüncelerim değişiyor. Ama yine de o standart dediğim şey artık o an neyse asla onun peşini bırakmıyorum. Sadece başladığın işi bitir mantığı ile hareket ediyorum.
Bu huyumu seviyorum ama bazen de diyorum ki; neye yarayacak? Buna harcayacağım zamanı daha güzel bir şey için de harcayabilirim.
Kendimize hayat içinde biraz esneklik tanımamız gerektiğini düşünüyorum. Evet, insanın bir yaşam hedefi ve kendisine dair standartlar edinmesi çok güzel ama zaman içinde bu standartların farklı bakış açıları ile ele alınıp o zamanın şartlarına göre bir adaptasyona uğraması gerektiğini düşünüyorum.
Bu çizgini bozmak değil de yaşadığın ana ayak uydurmak olabilir. Çünkü yaşam bazen kendi kartları ile oynar bizler ise aynı masada aynı taktiklerle devam edersek, bu oyunun galibi olamayız.
Mesela bu yazıya nasıl bir resim koyacağımı bilemedim ve yukarıda gördüğünüz resmi seçiverdim. Konu ile ilgili mi? Bilmiyorum ama denk geldi. İşte bazen denk gelir ve yaşarsın. Her şey hakkında bir standardımız olmak zorunda değil.
Biraz da bize nasıl hissettirdiğine odaklanalım. Anı yaşa değil de anı anla!