Bu yazının konusu ise benim için oldukça değerli ve anlamlı. Uzun bir süredir bunun hakkında yazmayı bekliyordum. Sonunda bu yazıya kısmet oldu. 😊
Evet, liseden beri yazmayı çok seviyorum. Daha öncesinde güzel bir okuma alışkanlığı da edinmiştim. İlgimi ve merakımı celbeden bütün yayın ve türler ile o yaşlarımda tanıştım. Zaman geçtikçe hayatıma dergiler girdi. Gücüm yettiğince alıp okumaya ve gözüm gibi saklamaya başladım. Bunların çoğu, kültür, sanat ve edebiyat dergileriydi. Ama genel olarak dergilere içten içe bir hayranlık besliyordum.
Sonra bir gün şöyle düşündüm; bir dergide yazar olmak! İnanılmaz derecede mutlu ediyordu bu hayal beni. O yüzden sürekli okumaya ve yazmaya devam ettim. Bir dönem herkesçe tanınan ve bilinen dergilere yazı göndermeye cüret ettiysem de bundan pekiyi sonuçlar alamadım. Ama biri hariç.
Üniversite yıllarımda bir polisiye dergide yazılarım yayınlanıyordu. O dönem de benim için oldukça heyecanlıydı. Çok güzel bir deneyim olmuştu. Çünkü bu sayede düzenli olarak yazmanın ve okumanın önemini kavradığım için harika bir tecrübe olarak buluyorum. Bu dergi teması polisiye üzerineydi. Benim de bu tema da yazdığım kısa hikayelerim bir kaç sayı boyunca yayımlandı. Daha sonra araya pandemi girince ben ara verdim. Sonrasında yüksek lisansım da başlayınca çoğunluğu akademik yazılara olacak şekilde kendimi kaptırdım ve gittim.
Elimden geldiğince edebiyatla bağımı koparmamaya çalıştım. Zaten düzenli olarak günlük tutan biri olduğum için yazmakla arama mesafe girmesine izin vermiyorum. Körelmekten değil de ilerlememin durmasından endişe ediyorum çünkü. Ne kadar yazarsan, okursan o kadar ilerlersin. Hatalar da yaparsın ama öğrenme fırsatın olur ve kendine güzel tecrübeler katarsın. Yazmaya uzun bir ara verdiğinde ise bu ilerleyişten de biraz mahrum kalmış oluyorsunuz.
Zaman geçti ve tezimi de ilerlettim. Artık yüksek lisansımın son dönemiydi ve savunmama 6 aylık bir süreç kalmıştı. Bu süreç normalde kolay bir süreç değildir ama benim için oldukça güzel geçti. Üstelik bunun biraz da kadersel olduğunu düşünüyorum.
ve Tarih 2025'in Ocak ayını gösterdi.😊
Bu tarihlerde instagramda karşıma bir ilan çıktı ki benim hayalime göz kırpıyordu. Bu ilan bizzat Dergicilik Okulu'na aitti. Yetiştirilmek üzere öğrenci alıyor ve onların kendi dergilerini çıkarmalarına aracılık ediyorlardı. Çok geçmeden başvurumu yaptım. Aynı ayın sonunda Dergicilik Okulu'na kabul edildiğimi öğrendim. İşte Altıçizili' nin yolculuğu aslında orada başladı. Şimdi izninizle biraz da eğitim sürecimden bahsetmek istiyorum.
Dergicilik Okulu Hakkında
Derslerimiz Mart ayının başında başladı ve çok güzel ilerledi. Önce kısa bir eğitimden geçtik. Teorik ve uygulama iç içeydi. Benim mentor hocam Senanur hocaydı ve muhteşem bir mentordu. Aslında Dergicilik Okulundaki bütün hocalarımız için aynı şeyi söyleyebilirim. Bizlerle çok güzel ilgileniyorlar ve destek oluyorlar.
Dergiciliğe dair teorik bilgileri öğrendik. Ben ve grubumdaki diğer arkadaşlarım hem dergi adı hem de derginin temasını belirledik. Böylelikle en önemli kısmı tamamlamış olduk.
Ben Altıçizili ismini seçtim. Kültür, sanat ve edebiyat temasını tercih ettim. Diğer arkadaşlarımın dergi isimleri de harikaydı. Zaten okulun en güzel yanı farklı insanları ve bakış açılarını görebiliyor olmak. Herkes çok güzel fikirler ortaya koydu gerçekten.
Daha sonra bir logo belirlemeye başladık. Benim logom yukarıda gördüğünüz şekilde oldu. Açıkçası logomu beğeniyorum. Birçok alanda kullanacağım için biraz ince bir fontta yapmak istedim. Bir de daha estetik görünmesini hedefledim sayfa üzerinde.
Logoyu da belirledikten sonra dergi kapak sayfalarına geçtik. Bunların hepsi dersler de uygulamalı bir şekilde yapıldı. Canva üzerinden tasarımlarımızı mentor hocamıza attık ve derste bu tasarımlar üzerinden bir işleyiş gerçekleşti. Bütün dersler muhteşemdi diyebilirim. Gerçekten yolum bu okulla kesiştiği ve bana dergimi çıkarma imkanı verdikleri için çok minnettarım. Çünkü son yıllar benim için pek de iyi gitmedi. Tez sürecim falan da vardı ve depremden sonra iyice bir içime kapanmıştım. Açıkçası bunu çok güzel bir şans olarak görüyorum.
Sonrasında asıl uygulama dersleri başladı. Künye ve iç tasarıma geçtik. Bu süreçte savunmama bir buçuk ay falan vardı. Ben de aynı zamanda tez yazıyor ve dergimi çıkarmak için canla başla çalışıyordum. Sonuç olarak ikisi de başarılı bir şekilde sonuçlandı. 😊💓
Neden Altıçizili?
Bu derginin adını neden Altıçizili koydum? Çünkü ben hiçbir yazının altını çizmiyordum. Evet, ilginç olacak ama hiç benlik değildi.
Son yıllarda yaşadıklarımdan sonra bu yılın başında dedim ki kendime daha önce denemediğim şeyleri denemeye çalışacağım. Sonra dergime bir isim vermem gerekiyordu ve Altıçizili olsun dedim. Böylelikle artık okuduğum ve beğendiğim yazıların altını çizebilirim. Gerçekten de öyle oldu. Artık çiziyorum. Çünkü biliyorum denk gelmek de gelmemek kadar normal. Biliyorum hiçbir şey bana özgü değil. Bu dünyada beni anlatan satırlar var. Bu satırlar da başkaları tarafından yaşandılar onlar da benim gibi hissediyor. Bizler, hepimiz bu dünyanın ve zamanın bir parçasıyız sadece.
Sayılar
İlk sayımız Haziran ayında çıktı ve aylık bir dergi olduğu için bu zamana kadar sadece iki sayımız yayımlandı. Yani şuan üçüncü sayıya hazırlanıyoruz. Şimdi size ilk iki sayıyı göstermek istiyorum.
Bu birinci sayımızın kapağı. Burada sayımızın konusu: Bir Hayalin Peşinden. Her şey bir hayalle başladı diyerek yola çıktım. Çünkü gerçekten öyleydi.
Derginin kapağında bir kandil ışığı görüyorsunuz. Bu ışık hayallerimize benziyor ve karanlığın içinde yolumuzu aydınlatan ışığı gösterdiğini bizlere vurguluyor. Gerçekten benim için çok duygusaldı.
Bu da ikinci sayımız yani Temmuz sayısının kapağı. Burada biraz melankoli yapmış olabiliriz. Çünkü mottomuz "Söylenmesi Gerekenler İçin" Mümkün olduğunca bu konuda elimizden geleni yapacağız. Yalnızlık adına da söylenmesi gereken birçok şey var. O yüzden bu güzel konuya ikinci sayımızda yer verdik.
Bu sayı ben tez savunmasından döndükten sonra hazırlandı. Savunmadan geçtim. Sıra sende diyerek ikinci sayıya giriştim. 😀 Bu şekilde oldu işte bir şeyler.
Şuan üçüncü sayı hazırlıklarımız devam ediyor. O yüzden bu sayının kapağını paylaşamıyorum. Ama dergi çıktığında yukarıdaki bağlantıdan erişmeniz mümkün olacak. Yine de dosya konumuzdan bahsedecek olursam; "İnsan bazen... " İnsanı anlatan çeşitli bakış açılarını bu sayıya dahil ediyoruz.
İşte benim Altıçizili ile hayatlarınıza giriş hikayem böyle. Bu arada bizi instagramda takip edebilir ve dergimizde yayımlanmak üzere yazılarınızı gönderebilirsiniz.
İnstagram
Altıçizili' nin serüvenleri ile ilgili yazılar devam edecek. O yüzden takipte kalın. 💚
Genel Yayın Yönetmeni & Editör: Fatma ŞANLI