Günebakan ne kadar güzel bir çiçek türü öyle değil mi? Ondan almam gereken
bazı hayat dersleri olduğunu düşünüyorum.
Mesela hayatta kalmak ve yaşamlarını sürdürmek uğruna tek bir kaynağına
doğru yönelmiş olmaları çok değerli. Yegâne tek bir amaca sahipler; güneşten
faydalanmak. Olabildiğince ona maruz kalmalı ki böyle dimdik ayakta
durabilsin.
Bazen kendi hayat amacımı ve besin kaynağımı düşünüyorum. Kendimi bir
günebakan çiçeği olarak görüyorum. Ama dışsal hiçbir güce sahip değilim.
Tamamen içsel olmak zorunda. Yani yüzümü kendi içime doğru çevirmeliyim ki
yaşamımı devam ettirebileyim.
Bazen dışarıdan çok güçlü göründüğümü biliyorum. Bazen insanlar beni tek
bir amaca odaklı olarak buluyorlar. Bunun bir takıntı olduğunu düşünenler
oluyor. Ama beni gerçekten tanıyan birisi bunun yaşam kaynağım olduğunu
anlayabilir.
Günebakanlar çok verimli bir çiçek türü aynı zamanda. Dışarıdan çok güzel
görünüyor. Ama ondan her anlamda faydalanabiliyoruz. Yağını çıkarabiliyoruz ve
sofralarımızı onun aracılığı ile donatabiliyoruz. Çekirdeğini ve posasını da
elde edebiliyoruz. Şimdi düşününce anlıyorum ki; günebakanlar hayatta kalmaları
gerektiğinden eminler. Çünkü kendi potansiyellerinin farkındalar.
Ben de zaman zaman unutsam da içimde değerli bir potansiyel taşıdığımı
biliyorum. Belki de bu yüzden direniyorum tüm hayallerde. Küçücük bir umudun
peşinden yalın ayak koşmamın sebebi budur belki.
Ama tüm canlıların ilk amacı, hayatta kalmak değil mi? İkincisi de
potansiyeli. Eğer farkında değilse, önce farkına varmak, sonra ortaya çıkarmak.
Güneş içimizde yankılanan ses olabilir. Kimimiz için tutunduğumuz umutlar ve
inatla devam etmelerimiz.
Yaşamalıyım ben de. Yaşamalıyız hepimiz! Günebakanlar gibi, kendi yaşam
kaynağımıza dönmeliyiz.