Kendimi bildim bileli her şeyin bir anlamı olduğuna ve bu anlamların bütünün parçasını oluşturduğuna inandım. Bu küçük bir çocukken dahi böyleydi. Dünyayı tanımlama şeklim o zamanlarda başladı ve bu durum biraz da kuytuda köşede oturan bir çocuk olarak gözlem yeteneğimin gelişmesine yol açtı. Bu gözlem yeteneğimi asla hafife almadım. Çünkü ilerleyen yaşlarımda anladım ki bu gözlem yeteneği benim hayat amacımın yapı taşını oluşturuyor. Nedir hayat amacım? Farkında olmak.
Yazıya neden mi böyle başladım? Çünkü farkındalıkların çok değerli olduğunu düşünüyorum. Farkındalık dediğimiz olgu, zifiri karanlıkta küçük de olsa bir ışık görmek ve ona doğru yürüme cesaretini bulmaktır. Çok büyük bir anlam ifade etmeyeceğini düşünürsünüz ama o çoktan içinize küçük de olsa bir tohum ekmiştir.
İşte bunu her anlamda ele alabilmemiz mümkün. Özellikle toplumsal konularda, sadece kendi ülkemiz için değil tüm dünyayı ve insanlığı ilgilendiren konularda olumlu bir bakış açısı kazandırmak için yapabiliriz. Bu bakışlar sayesinde konu hakkında zihnimizde bir çağrışım oluşmaya başlar. Bizler ise daha sonra bunun için adımlar atarız. Küçük adımlar zamanla büyür ve güçlü değişimlere vesile olur.
Farkındalık dediğimiz zaman aklımıza ilk olarak büyük kitleler, kalabalıklar ve önemli sorunlar gelir. Evet, bunlar yanlış değil ama çok küçük sandığımız davranışlarda birer farkındalıktır. Benim bu yazıyı yazmamdaki asıl amaç da o küçük sandığımız davranışların önemini vurgulamak ve bu farkındalığı sizlere hatırlatmaktır. Çünkü kazanım daha sonra gelir.
Farkındalık Nedir?
Farkındalık dediğimiz olgu kısaca bir uyanıştır. Anlamaktır. Bilincine varmaktır. Bu bazen toplumsal olsa da çoğu zaman bireyseldir. Toplum bir bütün ise bireyler onun en önemli parçalarıdır. Dolayısıyla farkında olan bir birey dahi toplumu olumlu yönde etkileyecek değerli bir güçtür.
Farkında olmak önce bireyden başlar. Birey kendinin farkına varır. Bunu küçük bir bebek örneği ile açıklayabiliriz. Bir bebek doğduğunda hiçbir şey bilmez. Ama doğduğu andan itibaren farkında olmaya başlar. Gördüğünden bir şey anlamaz duyduğundan da. Fakat küçük bir bebek zamanla bunlardan bir anlam çıkarır. Ellerini ve ayaklarını keşfeder, sesi duyduğu yöne doğru başını çevirir. Bu şekilde çevresinin farkına varır. İşte bizlerde bu farkındalığı aslında ömür boyu yaşarız. Sadece biraz alanı genişlemeye başlamıştır. Bireysel olarak kendimizin bilincinde oluruz. Çevremizin farkına varırız. Ailemiz ve arkadaşlarımız bizim için bir anlam ifade etmeye başlar. Daha sonra okula gideriz okuma yazmayı öğreniriz ve kelimelerin artık bir değeri olduğunu anlarız. Bu durum hiç bitmez. Farkına varırız ve anlarız.
Farkında olmanın en iyi yolu bağ kurabilmektir. Önce zihin sonra gönül bağı. Bu bir anlayıştır aynı zamanda. Dünyayı kendimizden ibaret görmemek. Bizim dışımızda da durumlar olduğunu kabul etmek ve küçük de olsa bir şeyler yapabilme cesaretini içimizde bulmaktır.
Belki olumlu bir düşünce, dünyaya güzel bir bakış açısı ile yaklaşmak bile yeterlidir. İnsanlara gülümsemek ve acısı olanı dinlemek bile bir farkındalıktır.
Küçük Adımlar Neden Önemli?
Her şey küçük bir kıvılcımla başlar çünkü. Koca bir orman belki küçük bir tohumdan yeşerir. O çok uzun yollar ilk adımla başlar.
Bazen elimizden fazlası da gelmez. Gücümüzün yettiği kadar deriz mesela. Ben böyle bir durumda diyorum ki; Güzel düşünüyorsun ya o bile yeter. Bazen tatlı bir söz ya da bir omuz sıvamak dahi ne kadar anlamlı değil mi?
Her şey bir düşünce. Zihnimize yerleşerek başlıyor ve biz üzerine düşünüyoruz. Bir anlam çıkarıyoruz. Sonra harekete geçiyoruz.
Başa dönelim gücümüz neye yetiyor olabilir? Üzerinde düşünmek. Bu bile çok değerli. Örneğin yere çöp atmayan bilinçli bir bireysiniz. Çöp kutusu bulana kadar çöpünüzü elinizde taşıyorsunuz. İşte bu ne kadar güzel bir farkındalık. Çevreyi kirletmemeniz gerektiğini düşünebildiniz demek. Küçük bir çöp dahi olsa bunun sokağa öylece atılmaması gerektiğine inandınız.
Dahası, belki neler yapabilirdiniz? Yere çöp atan birini gördüğünüz zaman onu nazikçe uyarabilirdiniz veya küçük bir çocuğu eğitirken yere çöp atmaması gerektiğini ona öğretebilirsiniz. Hepsi ne kadar güzel bir bilince sahip olduğunuzu ortaya koyuyor.
Bu küçük dediğimiz adımlar aslında değişimlerin temelini oluşturuyor. Sen değiş, dünya değişsin.
Nasıl farkındalık yaratabiliriz?
Bu soru aslında sosyal medyanın olduğu bir çağda yaşayan bizler için o kadar da cevaplanması zor bir soru değil. Aslında yukarıda ilk önce bireyin bilinçlenmesinden bahsettim. Ama bizin amacımız toplumun yararına ise bunun için daha büyük adımlar atmamız gerekebilir.
Öncelikle diğer bireylere değer vermeyi öğrenmeliyiz. Bu empati yeteneğimizin gelişmiş olmasını gerektirir. Toplumsal konularda özellikle sadece birey bazında değil grupların da sorunlarını anlayabilmeliyiz. Buna en güzel örnek engeli olan bireylerdir. Bir toplum için de yaşıyoruz. Herkesin insan olarak bir değer ifade ettiğini bilmeliyiz. Onların hayat şartlarını kolaylaştırmalıyız. Bunu yapabilmek için önce sorunlarına kulak vermeliyiz ve daha sonra anlamalıyız. Artık sosyal medya üzerinden iletişim kurmak ve geniş kitlelere ulaşmak oldukça kolay. Bu kanallar aracılığı ile onları dinleyebilir ve destek olabiliriz.
Anlamaya çalışmalıyız. Bunun ön koşulu ise yargılamayı bırakmaktır. Hepimiz farklı ayakkabılar ile farklı zeminlerde yürüyoruz. Aynı şartlarda yaşamıyoruz. Bireylerin ve grupların sorunlarını dinlediğimiz zaman yapmamız gereken onların yanlarında olduğumuzu belirtmek ve destek olmaktır. Aksini yaparsak, yargılarsak veya yaftalarsak olumsuz bir tavır içinde oluruz. Bu şekilde ise ne yazık ki sorunları çözebilmemiz zorlaşır. Anlayışlı olmalıyız. Anlayış içinde olmanın farkında olmalıyız.
Sosyal medyanın gücünü hafife almayalım. Bir tıkla milyonlarca bireye ulaşabiliriz. Bu belki küçük bir mesaj olur. Bir beğeni veya paylaşım olur. Bunlar bile kıymetlidir. Çoğunluk yaratmış ve sesimizi duyurmuş oluruz. Destek olmanın en güzel yanı da bu. Senin yanındayım diyebilmek. Yalnız olmadığını belirtmek.
Çevremizin bilincinde olabiliriz. Hiç kimsenin farkında olmadığı ya da üzerinde durmaya gerek duymadığı konularda bizler elimizden geleni yapabiliriz. Bu bazen her gün geçtiğimiz kaldırımdaki bir eksiği görmekle başlar. Orada bir rampaya ihtiyaç duyulduğunu yetkililere bildiririz ve onlar gereğini yaparlar. Bazen saatin geç olduğunu fark edip diğer insanları rahatsız etmemek adına daha dikkatli davranabiliriz. Bazen de sadece daha hoşgörülü bir insan olmayı tercih edebiliriz.
Kendi Yolumdan Bir Örnek
Bu alt başlık bence çok güzel oldu. Neden mi? Çünkü benim bu bloğu açmamdaki ana neden de zaten insanlara ulaşabilmek ve onlarla bir gönül bağı kurabilmek. Hatta bloğumun adı da Kendi Yolumuza Dair. Evet, bir yolda yürüyoruz çünkü. Her ne kadar kendi yolumuza yürüsek de bu yolda tek başımıza değiliz. Üstelik yolda başımıza türlü şeyler geliyor.
Benim için de öyle oldu. Mesela ben 6 şubatı yaşamış bir depremzedeyim. Hatta bununla ilgili bir yazı da yazmıştım. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazıyı yazma amacım bir farkındalık oluşturmak ve kendim gibi olan depremzede bireylerle bağ kurmaktı. Bu neyi değiştirir ki diye hiç düşünmedim. Zaten böyle düşünürsek yerimizde sayarız. Sadece yaptığım şey hislerimi yazıya dökmek ve bunu bloğumun parçası haline getirmekti.
Daha sonra yolculuğumuzla ilgili yazılar da yazdım. Çoğu yazım benim farkındalıklarımın bir sonucu olarak doğdu. Bu yazıları burada paylaşmak bana o kadar güzel hissettiriyor ki adeta ruhumun iyileştiğini hissedebiliyorum. Sonra düşünüyorum ve diyorum ki; işte anlatmak ve anlatabilmek bu kadar değerli.
Şimdi daha iyi anlıyorum. Onların yazılarını da okuyorum. Onların seslerine de kulak veriyorum. Böylelikle yalnız olmadıklarını hissettirmeye çalışıyorum.
Sonuç - Farkındalıklar Değerlidir
Biliyorum hiçbirimiz süper kahraman değiliz. Ama hepimizin kendine göre bir gücü var. Mesela ben yazıyorum. Sen ise bunu okudun. Aslında bu yazıyı okumuş olman bile bir farkındalık sahibi olduğunu gösteriyor. Bu konuyu zaman ayırmaya değer görüyorsun.
Hepimiz değerliyiz. Bizler, ailemiz, arkadaşlarımız, vatandaşlarımız, toprağımız, denizimiz, insanlarımız, kültürümüz. Hepsi bizim için çok büyük anlamlar ifade ediyor. O halde birbirimizin hayatını kolaylaştırmalıyız.
Sadece küçük bir adım at bugün. Gülümse mesela. Dinle ve en önemlisi anla. Bütün hepsi farkındalığın temelini oluşturuyor çünkü. İnanıyorum ki gücümüz buna yetecektir.
Sizler ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında? Yorumlarda buluşabiliriz. Sizi dinlemek beni çok mutlu eder. Eğer varsa bir derdiniz işte anlatmanın tam zamanı. 🌸🌹🌼🌻🌺