Geçmişle Barışmak: Kendini İyileştirmenin 5 Güçlü Adımı


İnsan zaman ilerledikçe ve yol aldıkça bazı gerçekleri daha iyi anlıyor. Bunun temel nedenini, o duruma ait hisleri geride bırakması olarak görüyorum. Çünkü zor günlerden geçerken ne kadar mantıklı düşünürsek düşünelim o durumu tam manasıyla objektif  bir bakış açısı ile yorumlayamayabiliyoruz. Halbuki bize gereken de tam olarak budur. Hani deriz ya: şimdiki aklım olsaydı diye. İşte o akıl rahat bir zihnin kendisidir. 

Kendimizden ve hayatımızdan bir adım uzaklaşarak her şeyi daha net görmeye çalışırız. Kuş bakışı gibi. Tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışırız. Ama bunu en başarılı bir şekilde gerçekleştiren bizzat zamanın kendisidir.

Bu yazıyı yazıyorum çünkü az çok hepimizin, buna ben de dahil, zamanın yapısını çözemediğini düşünüyorum. Tabii, eğer orta yaşların sonlarında değilseniz. Çünkü o yıllarda hayat artık bir yap-bozun parçaları gibi yerine oturmuş oluyor. Peki, ya genç insanlar için durum nasıl? Biraz karmaşık. Özellikle bazı şeyleri arkamızda bırakamamışsak. İşte şuan okumuş olduğunuz yazı, bu konuyu irdelemeyi amaçlıyor.

Akan Zaman ve Ona Yetişebilme Uğraşısı

Düşününce anlıyoruz ki zamanın kendine ait bir sistemi ve kuralları var. Fakat biz insanoğlu onun içinde yaşarken aynı zamanda onun tarafından çok hızlı bir biçimde dönüşüyoruz. Üstelik bizler durağan bir şekilde devam ederken gerçekleşiyor bu akış. Zamanın farkına varıyoruz ama ona asla yetişemiyoruz. Hayat hızla akıp gidiyor. 

Bu yazıyı okurken kafanızı çevirip bir etrafınıza bakarsanız ve bir süre buraya nasıl geldiğinizi düşünürseniz çok şaşıracaksınız. Şuan her nerede bu yazıyı okuyor olursanız olun aslında bir süre kendi gerçekliğinizin farkına varıyor olmak çok ilginç bir his olacaktır. Çünkü bunun farkına çok az varıyoruz. Hatta yıllar bile sanki bir kaç gün maiyetindeymiş gibi geliyor bizlere.

Özellikle çağımız insanı olarak bunları düşünmek çok olağan. Ben kendi adıma pandemiden başlayan süreçten beri zamanın nasıl geçtiğini ve bulunduğum konuma ne ara geldiğimi bir türlü kavrayamıyorum. Tek hatırladığım bir şey var ki bir ara zamanı durdurmak istiyordum. Tabii bu gerçekleşmesi imkansız bir istek.

Ama bunu anlıyoruz artık. Her şey bir anda oldu hissiyle barışıyoruz. 

Hayat çok fazla süreci içerisinde barındırıyor. Bunu da kabul ediyoruz. Yaşam içinde bir rolümüz olduğuna inanıyoruz. Tıpkı geçmişle gelecek arasında görünmez bir bağ olduğunu anladığımız gibi.

Hepimiz anlıyor muyuz? Ya da ben? Ben bile bazen anlamakta zorlanmıyorum dersem yalan olur. Sanki bazen geçmişe dönüp baktığımda her şey karanlıklar ve belirsizlikler içinde görünüyor. Ben ise kendimi zorlayarak bazı şeyleri seçip çıkarmaya çalışıyorum oradan. Neden böyle? Zaman mı? Bunu o mu yaptı? Biraz evet, biraz hayır. Asıl cevap ona bakış açımız. 

O bulanık ve karanlık görüntünün sebebi geçmişe bugünün aynasında bakıyor olmam olabilir. Belki de geçmişle barışmanın vakti çoktan gelmiştir.

Geçmişimle Nasıl Barışırım?

Hem de hala bugünümü etkilerken. Çok yerinde bir soru. Cevaplanması da bir o kadar zor. Herkes geçmişiyle barışmak istemiyor olabilir. Hatta belki yaptığı tek şey onu hatırlamamaya ve düşünmemeye çalışmaktır. Peki, bu ne ölçüde etkili oluyor? 

Bu benim yaptığım gibi geçmişim bulanıklaşmasına sebep oluyor. Evet, biraz düşününce geride kalmış olabilir ama sonuçta yaşandı. En önemlisi o da bizim yaşamımızın bir parçası. 

O halde sırasıyla bunu nasıl başarabilirizi incelemeye çalışalım.

1. Kabullenmek: Kendi Hikayemize Sahip Çıkmak

İyisiyle, kötüsüyle bu hayat bizim hayatımız. Belki yaşananları hiç yaşanmamış sayamayız. Onun yerine kabul etmeyi seçebiliriz. Bu hikaye bizim. Üstelik daha tamamlanmadı bile. O sadece hayatımızın bir bölümüydü. Bugünde dahi yaşadığımız sadece bir bölüm. Koca okyanusta bir kaç damla.

Belki o birkaç damlanın etkisi bizim için bir hayli tesirliydi. Ama şöyle başımızı çevirip okyanusun geri kalanına bir bakalım. Orada bulabileceğimiz güzellikleri düşünelim. 

Keşkelere takılmayalım mesela. Onun yerine, evet yaşandı ama bugün buradayım diyelim. Böylelikle geçmişi kabul ederiz ama yüklerinden de arınırız. Çünkü devam etmemiz gerekiyor. Ve bu kadar yük bizi sadece yavaşlatır neticesinde ise güçsüz bırakır. Üstelik bizler daha birçok hayale kulaç atacağız.

Kısacası hala yürünecek yolumuz var.

2. Duygularımızı Anlamaya Çalışalım

Şöyle düşünelim; neden rahatsız ediyor bizi bu kadar? Kendimize daha iyi bir anıyı layık gördüğümüz için olabilir mi? Bu kendimize saygı duyduğumuzu gösterir. Peki, ya rahatsız dahi olmasaydık. O zaman ondan ders çıkaramayacak hatta bugün dahi aynı şeyleri yaşıyor olacaktık. Sırf bu yüzden o duyguyu anlamaya çalışalım. Onu hissetmekte sorun yok. Öfke, kızgınlık, pişmanlık veya nefret. Hepsi bize bir şeyler anlatıyor. Bütün bu hislerin bizim için bir anlamı var. 

Duygularımız bizim düşmanımız değil. İnsan yanlış düşünebilir belki, ama yanlış hissedemez. Geçmişteki o ana dair hissimiz her ne ise onu anlamalıyız. En önemlisi onu bastırmak yerine yaşamalı. Duygular bastırdıkça bizi daha çok hasta ediyor.

Hissetmek insan olmanın sonucudur. Hissetmeyen insan olamaz. Duygularımız var. Artık onları yargılamak yerine anlamayı seçiyoruz. 

3. Affederek Kendimizi Özgürleştirelim

Affetmek. Öyle söylendiği gibi kolay değil. Çoğumuz ne anlama geldiğini bilmiyoruz. Affetmek, pes ettim, beni yendin demek değildir. Aksine seni anladım ve üzerimdeki etkini bitiriyorum demektir. İşte, geçmişe de dönüp bunu söyleyebilmeliyiz. Yaşanan her şey hayal kırıklıkları, pişmanlıklar. Diğer insanlara karşı da olabilir ama en önemlisi kendimize karşı olan pişmanlıklarımızdır. İnsan en çok kendisini affetmekte zorlanıyor. 

Tam da buna ihtiyacımız var. Kendimizi bunaltan şey bu duyguyu üzerimizde taşımamızdır. Onu bırakalım ve yoluna gitsin. Tek yapmanız gereken, bıraktım gitti demek ve sözünüze sadık kalmak.

4. Ders Alalım

Onu bir öğretmen olarak görelim. Hiçbir şeyin boşuna yaşanmadığını kabul edelim. Hepsinin bir nedeni vardı. Her bir hata, kayıp ve yara. Hepsi bugünkü bizi oluşturdu. Daha dirençli bir hale getirdi. Anlamamızı sağladı. 

Artık daha tecrübeliyiz hayat yolunda. O kadar da kolay lokma değiliz.😊

Yaşanan her şeyin altında bizim gelecek senaryomuzu ilgilendiren bir neden var. Hayat ise durmadan akıyor. Bazı şeylerin nedenini çok geç anlayabiliyoruz. O yüzden geçmişte her ne yaşandıysa ondan bir şey öğrenelim ve yolumuza bunu anlayarak devam edelim. 

5.Yeni Bir Başlangıç Yapalım

Bazen en iyi şey yeni bir sayfa açmaktır. Eskisini yırtalım demiyorum. Ama çevirelim o sayfayı. Tertemiz bir sayfa karşımızda işte. Ona daha güzel şeyler yazalım. 

Hayatta o kadar çok güzel şey var ki. Kalkalım yerimizden ve onu arayıp bulalım. Kim bilir belki de yakınlardadır o güzellik. Öyleyse elimizi uzatalım ona.

Yeni şeyler deneyelim. Hayat ileri doğru yaşanır. Bazı şeyleri geride bırakalım. Böylelikle gelecek günlerimiz daha berraklaşır. 

Yeni bir şarkı açalım. Yeni bir diziye başlayalım. Yeni bir hobi edinelim. Yazalım mesela daha çok yazalım. Okuyalım hem de yenidünyaları fark edelim.

Son Söz: Her Adım Bizi Dönüştürür

Bu kolay bir süreç değil. Ama her adım da daha huzurlu ve iyileşmiş olacağız. Geçmişle barışık olmak demek bugünü ve yarını bilinçli yaşamak demektir. Bunu gelecekte ki kendimize borçlu olduğumuzu bilelim. Bugün attığımız her adım bizim gelecek vizyonumuzu güzelleştirecek. Hatta belki de bu dönüşümden öğrendiklerimiz bizim diğer insanlara da rehber olmamızda vesile olacak. 

Şunu unutmayalım: Geçmiş kim olduğumuzu belirlemez ve tanımlamaz. O sadece bizi şekillendirebilir. 


 





Kendi Yolumuza Dair

Merhaba. Öncelikle sayfama hoş geldiniz. Bu sayfada yaşam yolculuğumuzu bize bir nebze olsa da kolaylaştıracak ve değerlendirecek içerikler yer almaktadır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski