Yalnızlıkla İlk Ne Zaman Yüzleştim?


Kendime sorular sorduğum ve yine kendim tarafından cevapladığım günlerden geçiyorum. Cevaplarını vermek pek kolay olmuyor tabii. Çünkü sorularını nasıl yaşıyorsam cevapları da bir o kadar benim hayatımın gerçeğini oluşturuyor.  Hatta bazen sorular olmuyor direkt bir cevap ile kendi zihnimde  sohbet açıyorum. Artık çocuk değilim diyorum mesela. Elbette öyle, değilim. Peki, zihnim bunu zaten bilmiyor mu? Ya da soruları tekrarladığım gibi cevapları da art arda zihnimde sıralıyor olabilirim. 

Sıradaki sorunun cevabını burada yazarak vermek istedim. Belki de bir daha tekrarlamamak için. 

Konumuz yalnızlık. Oldukça aşina olduğumuz bir gerçek. Adına yeterince şarkılar yazılmadı mı? Bir de sen burada sohbet konusu açıyorsun, diye sorabilirsiniz. Yazıldı evet. Hatta bizzat hepsini dinledim. Ama insan bazen yazmak istiyor. Çünkü bu da bizim yolumuza dair.

Başlıktan geçen sorudan anladığınız üzere karşımıza iki olgu çıkıyor. Yalnızlık ve yüzleşmek. Peki, ben burada neyi öğrenmek istiyorum? Zamanını. Bu bir işe yarar mı? Hayatımın gidişatı için evet. Çünkü bu yüzleşme sonucu hayatımda bazı kararlar aldım. Kararlarım seçimlerimi etkiledi. Seçimlerim ise hayatımın gidişatını. Peki, bu ne zaman başladı?

Tam cevaba geçmeden önce. Şu noktaya değinmek istiyorum. Yalnızlık yüzleşilmesi gereken bir durum mu? Bu hayatınızın bir süresini kaplıyor ise hayır. Ama bu sizin uzun bir döneminizi işgal ettiyse evet. Belki de artık bir yüzleşme ile bakış açınızı değiştirmek size daha iyi hissettirebilir.

Ne zaman başladı?

Kendimi en yalnız hissettiğim an. Sanki bunun cevabı bir üzüntüde saklıymış gibi. Ama bazen mutluluk da buna sebep olabiliyor. Çok üzgündüm ve yanımda kimse yoktu mu? Çok mutluydum, yanımda kimse yoktu mu?

İkisi de zor bir durum. Ama bence benim cevabım kimse yoktu değil. Kimse beni anlamadı olacak. Çünkü şöyle bir bakıyorum da bir hayli kalabalıktı. O renkler, gürültüler, gölgeler... Şimdi hepsi tek tek silinip gittiler.

O halde yalnızlığımı birilerinin varlığına indirgemiyorum. Benim için anlaşılmak değerli. Demek ki hayatımın bir döneminde bunun eksiliğini hissettim. Yıllar yıllar evveldi diyemeyeceğim. Çünkü yüzleşmek çok uzun bir zamanınızı alıyor ve tam anlamıyla yüzleştim diyemiyorsunuz. Bir gün sadece diyorsunuz ki, sanki eskiden daha farklı hissederdim.

Eğer anlaşılmış olsaydım kendimi yalnız bir insan olarak tanımlamazdım. Mesela şimdilerde gerçekten yalnız olduğumu hissediyorum ama anlaşılmak gibi bir beklenti içerisinde değilim. Birinin beni gerçekten anladığını hissettiğim zamanlarda ise yalnız olmadığım duygusuna hemen kapılıyorum. Diğerleri de benim gibi hissediyor, diyorum. Bazen gerçekten hissinizin tanıdık çıkmasını çok istiyorsunuz. Bu duygu bende epey eskilerden beri var.

Küçük bir çocukken hep merak ederdim; diğer insanlar ne düşünüyor? Onlar neler yapıyor? 

Çünkü onların bakış açısı ile dünyayı ve kendimi tanımak daha kolay geliyordu bana. Lise yıllarında ise yine diğer insanları merak ediyordum ama bu sefer kendi bakış açımla yorumlamaya başlamıştım. Dünya bir hayli kalabalık ve herkes dost canlısı görünüyordu o yıllarda. Ben onları anlıyordum ama peki onlar beni? Sanmıyordum.

Neyse ki biraz daha büyüdüm ve kendimi anlamayı öğrendim. İşte o zaman yalnız olduğumu fark ettim. Diğerlerini ise artık merak etmemeye başladım. Çünkü biliyordum, aynı şeyi düşünmüyoruz öyle olsaydı, anlardım. 

Bence 17 yaş çok kıymetli bir yaş. Artık çocuk değilsiniz, yetişkin de. İkisi arasındaki farkı anlayacak kafa yapınız oluşmuş oluyor. Sonraları ise bu yaştaki bilinciniz sizi hep takip ediyor. İlk o zaman farkına vardım diyor çünkü. 

Ama bu anlayışla yetinmedim. Üniversite yıllarımda tekrar bir yüzleşme yaşadım. Bu daha çok umarım bir şeyler değişmiş olsun diye kalbimden gelen bir istekti. Bir baktım ki, değişmemiş.

Son yıllarda bir dizi olay yaşadım. Bu olaylar kolay değildi ama ben farkında olduğum için daha güzel bir şekilde karşıladım diyebilirim. Örneğin kimseye kendimi anlatma gibi bir uğraşım olmadı. Bunun ne denli yorucu olduğunu biliyordum zaten. Onun yerine uzaklaşmayı seçtim. Sonuç, yalnızlık.

Yalnızlığın kaç türlü hali var sizce? Özellikle anlaşılamamak dışında kendi yaşamınızdan deneyimlediğiniz ve farkına vardığınız yalnızlıklarınız var mı? Anlatabilirsiniz. Neden mi? Ben anlarım çünkü. O zaman kendinizi yalnız hissetmemiş olursunuz belki. 


Eğer bu yazıyı beğendiyseniz bunlar da ilginizi çekebilir.😊

Kendimi Anlamayı Ne Zaman Öğrendim? 

Sihirli Bir Değneğim Olsaydı

Mutluluk Korkutucu mu? Psikolojik Bir Bakış





Kendi Yolumuza Dair

Merhaba. Öncelikle sayfama hoş geldiniz. Bu sayfada yaşam yolculuğumuzu bize bir nebze olsa da kolaylaştıracak ve değerlendirecek içerikler yer almaktadır.

Yorum Gönder

Daha yeni Daha eski