Geçtiğimiz Mayıs ayı benim için hem fiziksel hem de duygusal anlamda oldukça yoğundu. Uzun süredir devam eden bazı sorumlulukların sonuna geldim çünkü. Şuan da tam bitmiş değil ama Mayıs ayında her şeyin sonuna yaklaştığımı hissettim. Sanki bir döngü kapanıyordu. Hatta bazı şeyleri geride bırakıp önüme bakacağımdan bile emindim.
Ama şöyle bir şey vardı ki, inanılmaz yorucu idi. Yaklaşık 2,5 senedir yazdığım yüksek lisans tezinin sonuna geldim. Bir süredir eğitimini aldığım dergicilik okulunda, dergimizin ilk sayısı çıktı.( Bununla ilgili ayrı bir başlık açmayı düşünüyorum.) Kısacası sonları ve başlangıçları aynı anda yaşadım.
Bu yazım ise yorgunluklarımız ve ondan çıkarmamız gereken anlamlar. Öyle ya, boşa yorulmuyoruz değil mi? Yorulmadığımızı umuyorum. Hayatta her şeyin bir nedeni var çünkü. Yorgunluklarımızın da bize anlatmak istediği bir şeyler var. Gelin, bu konuyu biraz açalım.
İlerleme Arzusu
Hepimizin bir hayali var. Yaşam yolunda hedefleri var. Onlara ulaşmak istiyoruz çünkü bizim için değerliler ve büyük anlam ifade ediyorlar. Durum böyle olunca oldukça kaygılı bir yapı içerisine girebiliyoruz. Bu daha çok hırslanmamıza neden oluyor. Nihayetinde ise yoruluyoruz. Omzumuza taşıyamayacağımız kadar yükün sorumluluklarını almış oluyoruz. Ama burada kabul etmemiz gereken bir gerçek var ki kendimizi tanımanın en iyi yolu budur. Bir ilerleme arzusunda değilsek ne yazık ki sınırlarımızı ve potansiyelimizi aşabilmemiz de pek olası görülmüyor. İnsan kendini de amacını da yolda tanır. Su misali akmalı, kendi yatağını buluncaya dek.
Mücadelemiz Kimliğimizdir
Mücadelemiz bizi yansıtan en önemli süreçtir. Kendimizi de bu süreçte tanıyabilmemiz daha olasıdır çünkü. Her ne kadar bu süreç yorgunluklardan ve zorluklardan ibaretmiş gibi görünse de eninde sonunda rahat bir nefes aldırıyor. Çünkü yola hangi amaçla çıktıysak onun için elimizden geleni yapmış olmanın getirdiği vicdan rahatlığını yaşıyoruz. Belki de sırf bu nedenle çok yoruluyoruz. Kendimize verdiğimiz sözler için devam ediyoruz. Çoğu zaman kendimize mahcup olmamak için bir adımda olsa ilerlemeye çalışıyoruz. Aslında hepsinin tek nedeni yola çıktığımıza değmesi. Hem de gelecekteki kendimizi onurlandırabilmek. Biliyoruz ki bugün yapılması gerekenler yarına ertelenirse yarın daha çok yorulmamız için nedenlerimiz olacak. Bugün yapılması gerekenler görmezden gelinirse o zaman gelecekteki kendimiz için işler oldukça zorlaşacak.
Bize Ne Öğretiyor
Gelelim bunca yorgunluktan ne öğrendiğimize. Tek bir öge sayılamaz bence. Küçük bir kuşun kanat çırpması gibi her seferinde daha da yükseğe uçabiliyor olmasına benziyor bu mücadele. Ama yine de temkinli ve kanadı vücudunu taşıma noktasında biraz tereddütlü. Bizlerde bu yorgunluklardan bir kanadımız olduğu gerçeğini anlıyoruz. Kendimize güvenmeyi öğreniyor ve kim olduğumuzun farkına varıyoruz. Sonra bütün bu yorgunlukların adı bir tecrübe oluveriyor. Uçmaya devam ediyoruz. Biz uçtukça gökyüzü genişliyor ruhumuzda.
Sonuç: Güçlenerek Devam Et
İnsan neden yorulur? Hiç durmadığı için mi yoksa gücü kalmadığı için mi? Hiçbiri. Bir amacı olan insan yorulur. Hatta bazen düşünmek bile o kadar yorucudur ki. Çoğunluk bu yüzden bunu da yapmak istemez. Yorulan insan hedefi olan ve kendi yoluna değer veren insandır. O halde hatırlamalı ki bunca şeyin bir nedeni var. İnsan nedenlerini hiç unutmamalı. Böylelikle yorgunluğuna bir anlam yüklemesi daha kolay olur.
İşin püh noktası da bu zaten hep devam et, kanat çırpmayı bırakma. Ama yine de biraz dinlenmeyi unutma. Çünkü kendine ihtiyacın olacak. Temkinli bir şekilde devam et. Yorgunluklar varsa da dinlenmek içindir. Gerektiğinde bunu yapmayı da unutma.
Gördüğünüz gibi insan her şeyden öğrenebiliyor. Yeter ki iyi bir öğrenci olalım. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yorumlarınızı benimle paylaşabilirsiniz.
Belki bu yazılarda hoşunuza gidebilir. 😊
Bazen Olmaz: Kabul Et, Güçlen ve Yola Devam Et