İçimdeki bu her şeyi yoluna koyma aşkı bana nereden gelmiş
olabilir? Siz de böyle misiniz? Her şey olmalı mı? Gönlümce ya da gerektiği
gibi? Başka bir hayatta mümkün olmalı. Olması gerekeni kabul edip yoluma
baktığım, olanla barıştığım. Gönlümün de artık dinlendiği bir yaşam biçimi. Muhakkak
ki mümkün olmalı.
Bazı zamanlar kendimi savaş meydanında gibi hissediyorum. Karşımda
atlılar duruyor. Kendime bakıyorum da şöyle ben yaya kalmışım. Hepsinin elinde
boyundan uzun mızraklar var. Ben de ise bir ok var ama yay yok. Bunca hengâmenin
içinde o yayı arıyorum. Sadece bir ok için. “Ben de buradayım, işte karşınızdayım,”
diyebilmek için.
Bazı zamanlar biri beni bu meydandan çekip çıkarsın
istiyorum. "Hayır! Senlik bir mesele değil bu." desin istiyorum.
Gerçekten benlik değil hiçbir şey.
Benliğimi arıyor olabilir miyim en olmadık yerlerde?
Yanlış şehirlerde yanlış hayatların konusu olabilir mi benim
yazgım?
Yaşama değer bir şeylere tutunuyorum her gün. Elimde
tuttuğum ok gibi. Bu beni güçlü yapıyor mu? Yoksa sadece kendimi mi
kandırıyorum?
Yanılsama olabilir mi bu atlılar? Neden bana düşman olsunlar
ki? Herkes kendi savaş meydanında, herkes kendi yayını ararken hangi eli
bekliyoruz çıkarılmak için?
Yaşayıp gitmek öylece. Bir omuz silkmek, bir göz devirmek.
"Bizlik şeyler değil bunlar," diye söylenmek orada burada. Ya siz?
Siz de ne var ne yok?