Fesleğenleri çok seviyorum. Dokundukça güzel kokular
yayıyorlar etraflarına. Onlar gibi olmak isterdim. Hırpalanmak adına değil de
sadece güzel hatırlanmak. Bir faydam dokunsun isterdim. Gittiğim yere şans
getirmek, oraya baharı taşımak isterdim. İnsanların hakkımdaki düşüncelerini
çok umursamıyorum. Yalnızca anılarda tatlı bir çağrışım bırakmak istiyorum.
Fesleğenler de böyle düşünüyor mu? Yoksa sadece hırpaladığını
mı hissediyor?
Fıtratı gereği var oluyor sadece. Bazen bir rüzgâr bize onun
güzelim kokusunu getiriveriyor, bazen incitmeden bir dokunuşla soluyoruz onu.
İnsan olmak ne garip. Her canlıda özenecek bir şey
bulabiliyoruz.
Kuşlara özendiğimiz için yükseklerde uçabiliyoruz. Balıklara
özendiğimiz için denizlerde yol alabiliyoruz.
Bazı zamanlar sadece kendisi olmayı başaran insanlara
özeniyorum. Fesleğenler gibi dik bir duruş ve nevi şahsına münhasır bir tavırla
sürdürüyor yaşamını. Yağmurlara da özeniyorum. Bir bitkiye can oluyor. Yine hoş
bir koku bırakıyor hafızalarımızda. Karıncalara saygı duyuyorum mesela. Çok çalışkanlar
ve ne yaptıkları konusunda eminler. Bir sistem kurmuşlar kendilerine. Hepsinin
bir rolü var, bunu yerine getirmek adına küçük bedenlerine rağmen çabalıyorlar.
Peki, insan ne bıraktı bu dünyaya? Hoş diyebileceğimiz ya da
güzel bir anı mesela. Ne düşünüyor diğer canlılar bizim hakkımızda?
Bizden korkuyorlar mı? Bir gün türümüzün yok olacağından
eminler mi?
Bizim de rollerimiz var. Sistemler içinde süzülüyoruz. Çabalayanı
biz olduğumuz halde bizi yaşatan hiçbir rolü oynamıyoruz.
Fesleğenler güzel yine de. Hoş bir koku yayıyorlar etraflarına.