Bu çok garip bir his, bir an da içimi kapladı ve farklı dünyalara götürdü. Ben de üzerine yazma kararı aldım. Şuan Temmuz'un ortasındayız ve hava çok sıcak. Ben de kitap okumak, film ve dizi izlemek, biraz yürüyüş yapmak falan çok istiyorum ama hava ne yazık ki pek müsaade etmiyor. O yüzden daha çok düşünmeye vakit ayırıyorum. İtiraf etmeliyim ki düşünceler bile bu sıcakta insana inanılmaz ağır geliyor.
Mevsimlerin üzerimizdeki etkisi inanılmaz. Öyle ki bazen kendimizi onlar aracılığı ile tanımlayabiliyor ve onların gölgesine sığınabiliyoruz. Mesela ben kış insanıyım diyoruz ya da yazcıyım.
Eğer kış insanı iseniz, kalın kazak ve kupa vazgeçilmeziniz oluyor. Diğerleri gibi yazcıysanız o zaman üşümekten pek hoşlanmayan tatil seven, yaz akşamları aşığı birisinizdir.
Mesela ben sonbaharı severim. Kupa bardak severim, kalın kazak da öyle. Ama ilkbaharı da severim. Artık kalın giyinmek zorunda olmamanın hissine ve yeni açan çiçeklerin o güzelim kokusuna bayılırım. Hatta yeni yıla gireceğimiz zamanları, yani yılsonlarını da çok seviyorum.
Ama bazen bütün bu zaman döngülerinin büyüsüne o kadar kapılıyoruz ki hem fiziksel hem de mental olarak bir değişim geçiriyoruz. O zaman gelin bu konuya bir açıklık getirmeye çalışalım.
Ruh Dünyamız
İnsanın ruh hali bambaşka bir olay bence. Hep şaşırıyorum her şey düşünce de bitiyor ama bir de hisler var. Bazen olumsuz düşünüyoruz. Bunun ana sebebi sadece zihinsel değil aynı zamanda hissel. Yani ruh dünyamız üzerimizde inanılmaz bir hakimiyet kuruyor.
Ruhumuz bizi bizden daha iyi tanıyor. Hatta rüyalarımızın bu kadar anlamlı olması ve bazen haberci olması da ruhumuzun varlığımızla bir olmasından kaynaklanır.
Ondandır ki ne yaparsak yapalım önce ruhumuza iyi gelsin yeter. Sonra yaşamımız da güzelleşiyor. Ruhumuz iyileşmeden tam anlamıyla zihnimiz de iyileşmiş olmuyor.
Peki, bu mevsimler üzerinde ne kadar etkili?
Aslında burada ele almak istediğim durum, mevsimlerle değişen ruh hallerimiz ve bazen tam tersine isabet eden anlarımız. Tabii bunu karakterimize yansıması.
Kendimize mevsimler üzerinden bir karakter biçebilmek mümkün. Mesela kendini melankolik olarak tanımlayan birini çok kolay bir şekilde sonbahar ve kış ile ilişkilendirebilirsiniz. Hatta aynı kişi de kendisini bu şekilde ilişkilendirir ve bu mevsimlerin kendisine çok iyi geldiğini söyler. Aslında bu kişi karakter ve yapı olarak dışa kapalı ve içe açık bir insan. Kendi halindelikten hoşlanıyor.
Ee bu mevsimler de bize kendi halindelikten başka bir şey vermiyor. Bu aylarda kendimize ve ruh dünyamıza yönelmek biraz da melankolik olmak çok normal. Ama kişi zaten her ay böyle de olabilir. 😊 Gayet normal. Bu onun yaşam tarzına ve karakterine dönüşmüş. Aksini yapmaya zorlarsak mutsuz olacak.
Yaz aylarında ise aynı kişi ruhun da bir sonbaharı taşımaya devam edecek. Bir an önce kendi mevsimine ulaşabilmek için günleri sayacak.
Kış Günleri
Kış günleri güzel, kuru soğukta saatlerce otobüs beklemiyorsanız tabii.
Kasımın son günlerinde başlayan ve yavaş yavaş bizi kar yağsın diye dua etmeye kadar teşvik eden o güzelim aylar. Ben de kışın doğduğum için kışı seviyorum. Ama üşümeyi sevmiyorum. Elbette, kimse sevmez.
Kışın en güzel tarafı sessizliği. Yaz epey gürültülü. Ama kış sessizliği ile korkutmuyor da değil.
Karın usulca yağışını çok seviyorum. Sonra biriken o kar tanelerinin kartpostallık görseller ortaya çıkarmasına bayılıyorum.
Diğer yandan kış benim karakterime daha uygun. Çünkü dışa kapalı biriyim. Okumayı yazmayı ve öylece kendi halinde oturmayı seven biriyim. 👀
Bu ayda istediğim müzikleri de dinleyebiliyorum. Slow şarkılar mesela klasik ve ağır kitapları okuyabiliyorum. Nedense bunlar bana yaz ayı için biraz fazla görünüyor. Yazın bunları yapmaya kalktığımda ise baygınlık geçireceğimi hissediyorum. Canım ruhum beni uyarıyor da olabilir. Ama yine de insan her mevsim kendisi olmak zorundadır. Ben de aynı şekilde çizgimden kaymamaya dikkat ediyorum. 😊
Yaz Günleri
Gelelim o çok anlam yüklediğimiz yaz günlerine. Yaz aylarını da seviyorum evet sonbahar ve kış kadar olmasa da, kendimi ona bir mıknatıs gibi çekecek güzel şeyler bulmaya çalışıyorum. Çoğu zaman başarılı olamıyorum tabii.
Çünkü hayalimdeki yazı bir türlü yaşayamadım. Yaz benim için biraz dinlenme zamanı. Aşırı sıcaktan bunalmak yine de çalışmaya devam etmek buna dahil değil. Bu zamana kadar ise bunun dışında pek bir şey yapamadım.
Yazın da kendime güzel şarkılar ve filmler buluyorum. Ama bu konuda çok az alana sahibim. Biraz cıvıl cıvıl müzikler dinlesem de daha sonra sıkılıyorum. Film deseniz yazın hiç izleyemiyorum. Kitaplar ise daha kısa ve öykü tarzında oluyor.
Sevdiğim kitaplar ve müzikler pek de bu aya göre değil. Peki, kitapların ve müziklerin ayı olur mu? Bence olur. Bunlar sezonluk üretilmese de ruhumuzu ortak ederek yaptığımız aktiviteler.
Mesela kışın kaloriferin kenarında elinde klasik kitap okumak, hem de bir kupa bardak çay- kahve eşliğinde.💝
Gerçekten bütün yaralarımı sarmaya yetiyor da artıyor. Ruhumu iyileştiriyor adeta.
Yazın da aşırı üşümüyor olmak bana yetiyor sanırım. Bir de dondurma yemek tabii.
Sonuç: Ruhumuzun da Bir Mevsimi Var
Bizler ise bunu bir karakter olarak adlandırıyoruz. Kendimizi daha rahat hissettiğimiz anlar ve zamanlar var. Tıpkı insanlar gibi. Her insanın yanında aynı kişi olamıyoruz. Ama bazen özümüzden de çok uzun süreler taviz veriyor olmak bizi mental olarak zorluyor.
Mevsimler de böyle işte. Kendimizi onlar aracılığıyla çok güzel ifade edebiliyoruz. Onlar bir arkadaş gibi aynı zamanda. Kavuşunca bir süre hasret gideriyor. Ayrılacak olduğumuzda ise kendi içimizde kısa bir veda konuşması yapıyor bir daha ki sefere görüşmek üzere diyoruz.
İnsan değişen de bir varlık evet onu sınırlamak ve tanımlamak kolay değil. Ama bir insanı anlamanın en iyi yolu ona neyin iyi geldiği ve kötü geldiğidir zaten. Hadi bu soruyu kendimize soralım.
Bana ne iyi geliyor, ne kötü geliyor?
Yazı da kışı da sevmiyorum. Mayıs ayını seviyorum sadece. 🌸
YanıtlaSilMayıs çok güzel gerçekten. Harika bir atmosferi var.
Sil